Erdoğan önceleri bir melekken nasıl oldu da ABD için bir şeytana dönüştürüldü?

Erdoğan önceleri bir melekken nasıl oldu da ABD için bir şeytana dönüştürüldü?

Erdoğan önceleri bir melekken nasıl oldu da ABD için bir şeytana dönüştürüldü?

Küresel güçler diğer ülkelerde başarılı oldukları gibi Türkiye’de başarılı olamayacaklar.


97 yılında Erdoğan’ın üyesi olduğu parti askerlerin müdahalesi ile kapatılmadı mı? Erdoğan hapse atılmışken 2002’de askerler geri adım atıp daha sonra da Erdoğan’ın başbakan olmasına izin vermedi mi? 97’den 2002 yılına gelene kadar ne değişmişti? Gülen cemaatinin verdiği destek olmasa Erdoğan ve hükümeti başa geçebilir miydi? Ya devletin içine çöreklenmiş Ergenekon çetesi cemaatin desteği olmadan çökertilebilir miydi?

İnsanlar şaşırıyor, Erdoğan önceleri bir melekken, nasıl oldu da ABD için şimdi bir şeytan, bir düşman haline gelebildi, bu sistem nasıl çalışıyor? CIA’nın kukla hükümetler kurduğu, onları kullandığı ve ardından bir gecede onları nasıl yok ettikleri bilenen bir gerçek. Kaddafi’nin, Saddam’ın, Mursi’nin ve Mübarek’in başına gelenler şimdi de Erdoğan’ın da başına geliyor.

CIA ve ABD silah sanayi Erdoğan, AKP hükümetini geçmişte olduğu gibi bir sembol hükümet olarak düşündüler. Obama gibi, George Bush gibi. CIA’nın yapmak istediği (tıpkı diğer ülkelerde yaptığı gibi) Türkiye’yi de tamamen kontrol altına almak, iç ve dış politikasını yönetmekti, ki bu hükümeti, yani Erdoğan’ı getirmeyi ve uzun süre hükümette tutmayı başardılar.

CIA’nın planı, Türkiye’yi bir model ülke olarak kullanmak ve diğer ülkeleri de aynı şekilde hizaya getirmekti, Ilımlı İslam projesini Orta Doğu’da uygulamaya geçirmekti. Erdoğan ve Gülen, daha doğrusu CIA arasındaki sorun, bu planları aksatıyordu. CIA, kullandığı kuklalarından birinin kontrolünü kaybediyordu, bu arada Gül’le hiçbir sorunları yoktu.

Tayyip Erdoğan ise boyun eğmeyeceğini göstermek için, bir mesaj vermek için şunu söyledi “milyarlarca dolarlık silah alımlarını sizinle değil, ABD ile değil, Çin’le yapacağım”. Bu ölümcül bir hataydı, bu ABD ve NATO’nun en üst düzey kurallarından birinin ihlali anlamına geliyordu, yapılabilecek son şeydi. İşte bu, NATO ve ABD Silah Sanayisini çileden çıkardı.

Ve Erdoğan daha da ileri giderek, AB’ye girmek için yıllardır beklediklerini ve bunun gerçekleşmeyeceğini anladığını, bunun yerine Şangay Birliği’ne katılmak istediğini söyledi. Ve resmen başvuruda bulundu. Ve bu davranış yine, çiğnenebilecek en son kurallardan biriydi. Bir kukla, kukla oynatıcısına karşı, sahibine karşı isyana kalkmıştı.

İşte bunları yaptığınızda, son kullanma tarihiniz dolmuş demektirKim olursanız olun artık bitmiştir. Ve ABD’nin uygulayacağı cezanın diğer ülkeler için ibretlik olması gerekiyordu, çünkü bu durum başkaları tarafından örnek alınabilirdi, bu risk göze alınamazdı.

Erdoğan’a şu ihtimaller sunuldu, tabii bunları hiçbir yerde duyamazsınız; birincisi, geri adım atacaksın, her şeyi geri saracak, İsrail’le ilişkilerini düzeltecek, Çin’den silah almaktan vazgeçeceksin, Şangay’dan uzak duracaksın, Gülen’den özür dileyeceksin, bu senin birinci seçeneğin.

İkinci seçeneğin, sessizce istifa edip gideceksin. Çünkü biz hali hazırda senin yerine gelecekleri belirledik.

Üçüncü seçeneğin ise bizi beklemek olacaktır ki bu sana iki senaryo sunar; Kaddafi gibi, Saddam gibi yok edilirsin, seni Taksim meydanında, Gezi Parkı’nda öldürürüz. İkinci senaryo da, Mübarek gibi korkak bir şekilde teslim olabilirsin, seni İngiltere’de bir hapishaneye atarız, yaşamının kalanını orda sürdürürsün.

İşte şu anda, Erdoğan bu seçeneklerle karşı karşıya. Bu seçenekler Kaddafi, Saddam ve Mübarek’e sunulanlarla aynı, CIA böyle çalışıyor. Senaryolar o kadar aynı, şaşmaz ve detaylarıyla benzer ki, insan neredeyse aynı şeyleri tekrar tekrar görmekten sıkılıyor.Ve birkaç ay içinde sonucu göreceğiz çünkü bu durum fazla uzun sürmeyecek.

Şimdi soruşu: sizce Erdoğan’ın başına gelenler Kaddafi ve Saddam’ın başına gelenlerle tıpatıp aynı mı olacak, yoksa biraz daha farklı bir versiyon mu göreceğiz burada?

Türkiye, Mısır ya da Libya’dan tamamen farklı bir ülkedir, dinamikleri çok çok farklıdır. Öncelikle, Türk insanı gerçekten de farkındalığı yüksek bir kitledir. Aptallar için tasarlanmış iki partili sistem, ABD’de olduğu gibi, Türkiye’de çalışmaz, Türkiye’de çok farklı fraksiyonlar, eğilimler mevcuttur. ABD’de olduğu gibi, yani demokrat ve cumhuriyetçiler arasında bir gel-git oyunu sergileyerek halkla dilediğiniz gibi oynamanız Türkiye’de çalışmaz.

Burada bilinç düzeyi son derece yüksek bir halk kitlesinden bahsediyoruz. ABD’den çok farklı bir kitledir bu. Eğitimli ve düşünen insanların olduğu bir ülkede bu kadar kolay oyunlar sergileyemezsiniz, bu çok zordur.

Diğer bir fark da, Türk insanının aktivist yönü, sokaklara inen, hakları için savaşan bir topluluktur Türkler. Bana soruyorlar bazen, oyunu kime vereceksin diye. Ben de “oyumu Türk halkına vereceğim” diyorum, çünkü onlara inanıyorum, onlar kendilerine ne olacağına kendileri karar vereceklerdir.

Türk halkı gözünü açık tutmaya devam etmeli ve Libya’da, Mısır’da olanlardan ders almalıdır.ABD’nin planları Libya ve Mısır’da olduğu kadar kolay işlemeyecektir Türkiye’de.

Diğer bir konu da, AB meselesi. Daha önce AB’yi bir kurtuluş olarak gören Türk insanı, AB’nin politik ve ekonomik çöküşünü görüyor. Almanların Türkiye’deki işlere başvurduklarını, Avrupa’da işsizliğin boyutlarını görüyor. AB’ye girmemiş olmanın bir avantaj olduğunu düşünüyorlar.

Sibel Edmond makalesinde Gülen, Erdoğan ve CIA üçlüsünü işte böyle açıklıyor. Sonuç olarak daha önce Ecevit gibi, Demirel gibi, Özal gibi küresel güçlere boyun eğmeyen bir Tayyip Erdoğan var şu anda Türkiye’de. Tayyip Erdoğan her ne pahasına olursa olsun bu ülkeyi satmayacak. Bu ülke tekrar IMF’ye borçlanmayacak. Amerika’nın ve küresel güçlerin karşısında İsrail’e dayatma yapan, IMF’ye borçlanmayı kabul etmeyen ve birçok konuda rest çeken bir başbakan var artık Türkiye’de. İşte Tayyip Erdoğan’ın Gezi parkı olaylarıyla, 17 Aralık operasyonuyla ve bunları takip edecek birçok darbe planıyla düşürülmeye çalışılmasının nedeni budur.   Tayyip Erdoğan işte bu nedenlerden dolayı daha önce bir melekken şimdi de “bir diktatöre ya da Hitler’e” dönüştüğü imajı tüm topluma zorla empoze edilmeye çalışılmaktadır. Fakat söylediğim gibi Türk halkı kolay inanan, aptal bir topluluk değildir. Kendi hükümetini kendi belirleyecek, yapılan oyunları görecek ve kendi liderini kendisi seçecektir.

Tüm yazılarım: https://erkanarkutyaziyor.wordpress.com/

Video sayfam: http://video.mynet.com/erkanarkut/videolari/liste

Erdoğan önceleri bir melekken nasıl oldu da ABD için bir şeytana dönüştürüldü?” üzerine 8 yorum

  1. “Tamam şimdi kahve içerken yaptığın yorumu sindir…
    Analiz bile değil, mantıksız-saçma-derinliksiz ve tamamen kahve ağzı…” Tıpkı Andan Menderes, Adnan Kahveci, Turgut Özal gibi değil mi?

    Beğen

    • erdogan melekten şeytana da dönüştürülse TÜRK HALKI nın gözünde yeri yoktur o ve benzerlerinin olamıyacagı gi bi…batılıve abd kaynaklarının unuttugu tek gerçeklik TÜRK ÜN direnci ve ne yapacagı bilinemiyen tek millet olu.şu…kendi araştırma merkezleri kanları thlil ederken buldukları gerçeklik…TAHMİN EDİLEMİYECEK TEPKİLER VEREN TEK MİLLET TÜRK MİLLETİDİR…
      VE DE TÜRK DENİNCE BAKINIZ NE SONUCA VARMIŞLAR…TÜRK…AYKIRI OLANI YAPABİLME CESARETİNİ G GÖSTERENKİŞİ… NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE….

      Beğen

  2. Geri bildirim: Erkan Arkut Yazıyor

Cevapla