Bizim şehitlerimiz aslanlar gibi cennete giderken, kalleş PKK köpek gibi ölüyor.
Akşam gazetesi köşe yazarıKurtuluş Tayiz Güneyoğu’da yaşanan terör eylemlerinin ardındanşehit düşen evlatlarımızın aileleri hakkında şöyle bir yazı yazmış:
“Bir şehit annesi ağlamamak için niye inat eder, genç yaşta oğlunu toprağa vermenin acısına nasıl direnir, göz yaşlarına nasıl hakim olur? PKK saldırısında şehit düşen asker annelerinin tepkilerini doğru çözümleyemezsek içine yuvarlandığımız bu kanlı sarmalı anlamamız da mümkün olmaz. O halde bu gençlere neden kıyıldı? Evladını toprağa veren ananın gözyaşlarına hâkim olmasının sırrı da bu soruda yatıyor. Ağlamayan o anne, oğlunun öldürülmesinde katıksız bir kötülük görüyor. Anlaşılmaktan uzak, nedensiz bir cinayet… Bu kötülüğe karşı gözyaşlarını tutarak tepki vermeyi yeğliyor; şehit anasının davranışı, bu katil ruha asla teslim olmama kararlılığını yansıtıyor.”
Şimdi Kurtuluş Tayiz’in yazısında eksik bıraktığı ve yanlış yorumladığı çok önemli noktalar var. Kahpe PKK kalleşçe savaşıyor ve yiğit askerlerimizi arkadan vuruyor. Eylemleri haince, davaları haksız bir dava. Ama burada bizim askerimiz öldürülmüyor, şehit ediliyorlar. Bu gerçeği vurgulamak çok önemli. Şehit olmak çok büyük şereftir, çok büyük gururdur. Şehitlik Allah tarafından övülen en yüksek makamlardandır. Kurtuluş Tayiz şehitlik makamını cinayet olarak göstererek burada yanılıyor. Şehit ailesinin bunu kötülük olarak göreceğini söyleyerek de ikinci bir yanılgıya düşüyor.
Şehit ailesi tabii ki ağlamayacak, tabii ki başı dimdik duracak. “Ailemden gerekirse herkes şehit olsun, ülkemizi böldürmeyeceğiz” diyecek. Çünkü şehitlik Kuran’da övülmüştür. Allah Kuran’da şehitlerin boyut değiştirip eğitildiklerini ve sonra da cennetle ödüllendirildiklerini bildiriyor. Dolayısıyla şehide üzülmek olmaz, şehidin arkasından ağlamak olmaz. Bu şehidin kendisini de rahatsız eder. Dolayısıyla şehit ailesi oğlu şehit olup cennente kavıştuğu için, böyle yüksek bir makama eriştiği için ağlamaz, Kurtuluş Tayiz’in söylediği gibi “oğlunun öldürülmesinde katıksız bir kötülük” gördüğü için değil.
Allah ayette şehitler için “ölü değil, diridirler” diyor. Ama Kurtuluş Tayiz şehitlerimiz için yanılgıya düşerek “öldürüldüler” diyor:
Allah yolunda öldürülenleri sakın ‘ölüler’ saymayın. Hayır, onlar, Rableri Katında diridirler, rızıklanmaktadırlar. (Ali İmran Suresi, 169)
Allah’ın Kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki, onlara hiçbir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir. (Ali İmran Suresi, 170)
Yine ayette Allah şehitlerin sevinç içinde olduklarını bildiriyor. Şehitler arkalarından geleceklere cennet müjdesini büyük bir heyecanla vermek istiyorlar ama farklı boyutta oldukları için hiçbir şey söyleyemiyorlar. Çünkü o zaman imtihan ortadan kalkar.
Şimdi Kuran’la düşündüğünüzde, imanla hareket ettiğinizde cennette birbirinden güzel nimetlere kavuşup sevinç içinde olan şehit için şehidin ailesi üzülür mü? Tam tersine şehidiyle gurur duyar. Şehit analarının ağlamaması ve üzülmemesi ancak bu nedenle olur.
Ayette Allah “onlar Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar” diyor. Ölü olan insan rızıklanır mı? Allah onların yemek yediklerini, cennet nimetlerine kavuştuklarını söylüyor. Dolayısıyla Kuran ile düşünmeyince, o zaman insan çok yanlış hükümler verip olaylar karşısında çok yanlış tepkiler verebiliyorlar.
Bir de şunu tekrar söylemek lazım. Biz Çanakkale’de binlerce şehit vermedik mi? Kurtuluş Savaşı’nda binlerce şehit vermedik mi? Hangisinde ağladık? Hangi şehidin arkasından yas tuttuk? Çanakkale Savaşı’nda askerlerimizin bir ellerinde Kuran, diğe ellerinde silah vardı. Ön cephede savaşa koşanlar mutlaka şehit düşeceklerini biliyorlardı, ama bir an bile tereddüt etmediler. Derin imanlarından dolayı müthiş şevkliydiler. Onların aileleri de arkalarından ağlamadı. Dolayısıyla şehidin arkasından ağlamak, ya da yas tutmak tamamen Kuran’la çelişir, Allah’ın ayetlerine uymamaktır, iman zayıflığıdır.
Sonuç olarak Kurtuluş Tayiz yazısında “şehit aileleri tabii ki ağlamayacak, oğulları en büyük nimete kavuştu” demeliydi. Ayrıca şehitlerin ölüm marşı ile değil “Allah-u Ekber” diyerek, şehirlerde dolaştırarak, binlerce vatandaşımız toplanarak, peygamberimizin hadisinde söylediği gibi kanlı elbiseleriyle cennete uğurlamalılar. Şehit ailelerinin başı tabii ki dimdik olacak ve asla kalleş PKK’lılar sevindirilmeyecek. Televizyonlarda da bu ağlayan görüntülerin derhal kaldırılması lazım.
BU 40 yıllık savaşın sonunda bozguna uğrayacak olan PKK’dır. Deccaliyetin 40 yıllık ömrü sona ermiştir. Biz gerekirse 78 milyon şehit oluruz ama asla ülkemizi böldürmeyiz. Ülkemizin topraklarından tek bir çakıl taşını dahi Komünist PKK’ya vermeyiz. Şehit aileleri de tıpkı bu şerefli dava için şehit düşen evlatları gibi bu gerçeği biliyorlar ve bunu da dimdik durarak kalleş PKK’ya gösteriyorlar ve gösterecekler de…
Tüm yazılarım: https://erkanarkutyaziyor.wordpress.com/
Video sayfam: http://video.mynet.com/erkanarkut/videolari/liste